Camdaki Kız Kitap Özeti

11.02.2022
1.599
Camdaki Kız Kitap Özeti

Camdaki Kız Kitap Özeti için doğru yerdesiniz. Türkiye’nin ilk psikiyatri merkezini kuran ve kitaplarında danışanlarının hikayelerini bir kurguyla anlatmaya başlayan Gülseren Budayıcıoğlu, Camdaki Kız adlı romanında gerçek bir hikâyeden esinlenmiştir. Bu romanıyla olumlu tepkiler almayı başardı. Sürükleyici bir roman olmayı başardı. Camdaki Kız Kitap Özeti için yazımızın devamını okuyabilirsiniz.

Camdaki Kız Kitap Özeti

Camdaki Kız, Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitabından uyarlama olmaktadır. Camdaki Kız’da gerçek bir hikâye anlatılıyor. Gülseren Budayıcıoğlu, romanlarında hastalarından edindiği deneyimleri aktarır. Camdaki Kız hikayesi de onlardan biri olmaktadır. Hikayesi ile birlikte sizi düşüncelere daldıracak ve farklı bakış açılarına sahip olmanızı sağlayacaktır. Bir çocukluk olayının gelecekte nasıl bir iz bırakacağını anlatan yazar, bilgi ve deneyimlerini paylaşıyor. Böylece yazar aşkın gücünün önemli olduğunu ve hayatta başka kapılar açabileceğini düşünüyor.

Kaderini baştan güzel bir şekilde yaşamak istiyorsan başucu kitabı olan bu esere sahip olmalısınız. Gülseren Budayıcıoğlu, diğer kitaplarında olduğu gibi Camdaki Kız adlı romanında da gerçek bir kurgu sunmayı başarmıştır. Lüks bir hayat süren ama kaderi kötü yazılmış Nalan ile mahalle çocuğu Hayri’nin aşk hikayesini konu almaktadır.

Bir gün Nalan isteksizce psikiyatri kliniğine getirilir. Zamanla, başına gelenleri anlatmaya başlar. Psikiyatri merkezine gelmesinin asıl nedeni sevgilisi Hayri ile yaşadığı olaylardır. Hayri’ye aşık olan ve evliyken psikiyatrik destek alan Nalan, gerçek hikayeyi anlatıyor. Hayri evli ve üç çocuk babasıdır. Türkan ile evli iken Nalan’a âşık olur ve ilişkileri başlar. Sedat, Nalan’la evlidir. Küçük yaşta lüks bir hayat süren, daha sonra varlıklı ve köklü bir aileyle evlenen Nalan, bir gün zorla psikiyatri kliniğine götürülür.

Yedi yıldır birlikte olduğu erkek arkadaşı Hayri onu buraya getirdi. Hayri, Nalan’a hayatında başka biri olduğunu söyleyince Nalan’ın tüm dünyası başına yıkıldı ve Nalan kriz geçirerek intihar edeceğini söylemeye başladı. Nalan, gittiği her seansta doktoruna tüm hayat hikayesini yavaş yavaş anlatır. Önce Hayri ile ilişkisini ve Hayri’nin onu terk edeceğinden ne kadar korktuğunu anlatır. İç mimar mesleği olan Nalan, zengin bir iş adamının oğlu Sedat ile evlenir.

Kayınvalidesi ve kayınpederi her zaman destek olmalarına ve aralarında bir sorun olmamasına rağmen, kocası hiçbir zaman sevgi ve şefkat göstermez. Sadece son moda kıyafetleri giymek, en güzel yerleri gezmek, lüks arabalar almak, arkadaşlarıyla takılmak ve babasıyla gizlice kumar oynamak isteyen Sedat, Nalan’ın kendisine olan sevgisine karşılık vermez. Hamileliğini ve bebeğini kaybettikten sonra ağır bir depresyona girer ve bir süre işini bırakır. Bu sırada anne ve babasını da kaybeder.

Bir süre sonra eniştesinin de desteğiyle işine geri döner. Şirkette çalışan Hayri’nin şoförü ve koruması olması emredilir. Hayri, uzun süredir Nalana göz kulak oluyor. Bu ruh halinden yararlanarak, onu elde etmek için her şeyi yapacaktır. Zaten sevgiye ve ilgiye aç olan Nalan, bir süre sonra Hayri’den çok etkilenir. Ancak evliyken böyle bir ilişki yaşayamayacak kadar dürüst olduğu için kocasından boşanmış ve Hayri ile 7 yıllık bir ilişkiye başlamıştır.

Bu arada Hayri evli ve üç çocuk babasıdır. Eşi Türkan, köydeki kumlu yaşama alışkın olan Nalan’ı kolayca kabul eder. Nalan, çocukları babasız kalmasın diye Hayri’den boşanmasını istemez. Bir gün karısını ve çocuklarını Nalan’la tanıştırır. Türkan, Nalan’ı çok seviyor, kızlarını hep yanına alıyor ve onu görmeye gidiyor. Ona göre Nalan terbiyeli, terbiyeli bir kadındır, dolayısıyla bu ilişkiden hiç rahatsız olmaz.

Nalan her seansına geldiğinde doktoru, Hayri’nin kendisinden ayrılacağı korkusunun yanı sıra çocukluğunda ciddi travmalar yaşadığını fark eder. Nalan, uzun bir aradan sonra çocukluk acılarını ve korkularını da anlatmaktadır. Anne ve baba dediği kişilerin aslında anneannesi ve dedesi olduğunu, annesinin ortaokulda yanlarına gelen küçük amcasından hamile kaldığını ve onu doğururken öldüğünü gözyaşları içinde anlatıyor. Dedesi onu yanlarında en iyi okullara ve lüks bir hayata götürmüş ama çektikleri acı ve utançtan hiç hoşlanmamışlar, hatta başını okşamışlar.

Nalan, tüm bunları evlendikten sonra babası öldükten sonra öğrenmiş ve bu yaşadığı tüm acılara bir yenisini eklemiştir. Bütün bunlardan sonra hayatına giren zavallı cahil köylü çocuğu Hayri, ailesinden ve kocasından hiç görmediği sevgiyi ve şefkati yaşar. Hayri kendini bir aşk adamı olarak görmektedir. Kendisine göre kalbi o kadar çok geniştir ve merhametlidir ki birden çok kadını sevebilirim düşüncesi vardır. Nalan ile ilişkisi devam ederken bir gün bir meyhanede tanıştığı Laz kıza âşık olur.

Bu kız zengin bir iş adamının kapanışıdır. Küçük bir kızken kendi babası tarafından tecavüze uğramıştır, ardından toplum ve aile tarafından dışlanmıştır. Hayri’den evlilik sözünü alır ve bu hayattan kurtulacağı için tüm umutlarını ona bağlamaktadır. Ancak Hayri resmi olarak evlidir ve karısı Türkan’dan boşanmak istemez. Laz kız hem Hayri’yi hem de karısını sürekli tehdit eder. Hayri bundan kurtulamaz ve bir gün kendi evinin bahçesinde Laz bir kız tarafından bıçaklanarak öldürülür. Hayri’nin ölümü hem ailesini hem de Nalan’ı perişan eder. Nalan uzun bir süre eski hayatına dönmemeye çalışır ve doktorunun tavsiyesiyle hayatında yeni bir sayfa açmaya çalışır.

Sonunda gittiği resim atölyesindeki öğretmeninin hiç tanımadığı babası olduğunu öğrenir. Babası ondan af dilerken, değerli işini ona bırakarak ortadan kaybolur. Nalan, eski kaderine ve acılarına son vererek yeni bir hayata başlamaya karar verir. Yaşam tarzını değiştirir ve bir iş kurar. Şimdi kaderin kendisine götürdüğü yolun önüne bir duvar örmüş ve yeni bir ışıklı yola girmiştir. Nalan da Hayri’ye âşık olur ve ilişkileri başlar. Hayri evli ve üç çocuk babasıdır. Eşi Türkan, Nalan’ın olduğunu öğrenir ve hemen kabul eder. Nalan, Hayri’nin çocukları olduğu için boşanmasını istemez. Hayri bir gün evinin önünde bıçaklı saldırıya uğrar ve orada hemen ölür. Hayri’nin ölümüyle ailesi ve Nalan çok üzülür ve yıkılır.

Başarılı bir iç mimar olan Nalan, işyerinin sahibinin oğlu Sedat ile evlenmeye karar verir. Kocasından ise sevgi, saygı hiçbir zaman görmemiştir. Sedat, Nalan’a tamamen kayıtsız kalır ve onun için hiçbir çaba göstermez. Sedat’ın hayatındaki her şey kumar ve pahalı bir hayattan ibarettir. Kısacası Nalan’ın hayatında yeri yoktur ve buna değer vermez. Nalan, Sedat’a hamile kalır ve hamilelik sırasında bebeğini kaybeder. Ancak Nalan depresyona girer ve kendini hiç iyi hissetmez. Şirketinde şoförü ve koruması olan Hayri, kısa sürede Nalan’a âşık olur. Aşka muhtaç olan Nalan, Hayri’ye olan ilgisini de esirgemez.  Nalan doktor tavsiyeleri ile eski hayatına dönmek için büyük çaba sarf etse de başarılı olamaz. Son resim atölyesinde öğretmeninin hiç tanımadığı babası olduğunu öğrenir. Babası Nalan’dan özür diler ve üzüntüsünü ifade eder. Değerli eserlerini Nalan’a bırakır ve tekrar gider. Bunun üstüne ise Nalan yepyeni bir hayata adım atmış olup ve eski acılarını da unutmaktadır.

Psikiyatrist Gülseren Budayıcıoğlu, bizzat yaşadığı bu olayı insanları tanımamaya özen göstererek bir roman şeklinde tanıtıyor. Camdaki Kız kitabında, çocukluğumuzda yaşadığımız her duyguyu, hayatımızın her döneminde nasıl tanıştığımızı, aşkın nasıl tamamen değiştiğini, ördüğümüz kader motifiyle yalın bir dille anlatıyor. İnsan davranışlarının nedenlerini anlamaya yardımcı olabilecek örnek bir çalışma diyebiliriz.  

Bugün de sizler için Camdaki kız kitap özeti konusunu paylaştık. Kitap hakkındaki tüm görüşlerinizi bizlere yazımızın altında bulunan yorum kısmından ulaştırabilirsiniz.

Faydalı olabilecek diğer içerikler

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.